kemalisthatun kemalisthatun ikinci kuşak yazar / 27 temmuz 2017, perşembe 02:56
21 entry 8 başlık 4 takip eden 5 takip edilen
#4992
gerçek adı gertrude bell'dir. ingiltere'de oldukça varlıklı olan bu kadın bütün lüks yaşamını bırakıp hayatını arap yarımadası'nda geçirmeyi tercih etti. arap yarımadası'nda halk tarafından oldukça sevilen gertrude, bölgeyi karış karış gezerek haritalar çıkardı. ona çöl kraliçesi lakabı tam olarak bu yüzden verilmiştir. ama daha bitmedi tabii ki. çöl kraliçesinin araplar tarafından oldukça sevildiğini gören ingiliz istihbaratı birinci dünya savaşı sıralarında gertrude'yi aralarına aldı ve artık gertrude bir ajan olmuştu. öyle basit bir ajan da değil, başta ırak olmak üzere orta doğu'daki sınırların hepsini o çizdi. bu ajanlık teklifini kabul etmesindeki en büyük etken ise aşık olduğu adamın gelibolu'da ölmesiydi. işte bu yüzden az çok osmanlı düşmanlığını tahmin edebiliyorsunuzdur. ayriyetten birçoğunuzun bildiği lawrence'nin de manevi annesidir. lawrence'yi ajan olarak yetiştirip birçok önemli ismi tanımasını sağlamıştır. öyle bir manevi annenin oğlu da farklı olamazdı tabii ki. onun da neler yaptığı ortada. benim düşüncem şu, osmanlının arap yarımadası'nda arkadan hançerlenmesine sebep olan kişi bell'dir. ama birçok kişi bunu lawrence olarak bilir. böyle zeki ve etkileyici bir kadının bizim düşmanımız olmuş olması üzücü doğrusu.
#4991
(doğum: 16 aralık 1485 - ölüm: 7 ocak 1536)
ispanya kralı ıı.ferdinand ve ısabella'nın kızları olarak dünyaya gelen catherine daha küçük yaşta vıı.henry'nin oğlu prens arthur ile evlenir. evlendiklerinden kısa bir süre sonra prens arthur hayatını kaybeder. bunun üzerine ingiltere, ispanya bağının koparmaması için vıı. henry'nin küçük oğlu vııı.henry ile catherine evlenir. vııı.henry babası öldüğünde tahta geçer. catherine ve henry'nin mary adında kızları olur.(bkz:bloody mary)

vııı.henry hep erkek çocuk hayali kurar. lakin catherine ona erkek çocuk veremediği için onu suçlar. tanrının onu abisinin karısıyla evlendiği için cezalandırdığı psikolojisine kapılır. sonrasında ise anne boleyn adlı bir kadına aşık olan henry tudor vatikan'a catherine ile kendisini boşaması için istekte bulunur. ancak vatikan reddeder. ingiltere vatikan ile tüm bağını koparır. vııı. henry bunu aragonlu catherine'yi boşamak için yapmıştır. boşandıklarında ise catherine bir ispanya prensesi ve ingiltere kraliçesi gibi değil, sefalet içinde hasta bir şekilde geri kalan ömrünü geçirir. yalnız bir şekilde de ölür.
#4990
bu rakamlar ile karşılaşmanız olasıdır. zira eski padişahlar, krallar bu rakamlar ile vikipedi yahut tarih kitaplarında yer alırlar. örnek verecek olursak: ıv. murad, vııı. henry(ingiltere kralı), ı.elizabeth(ingiltere kraliçesi) vs...

9. sınıfa giderken muhteşem tarih hocam anlattığında dikkatimi çekmesi üzere o zamandan bu yana aklımda kalmıştır romen rakamları.
biraz bahsedelim:
bir: ı
iki: ıı
üç: ııı
dört: ıv
beş: v
altı: vı
yedi vıı
sekiz: vııı
dokuz: ıx
on: x

eğer ''ı'' işaretini sola koyarsak bir sayı eksilir. mesela''v'' beştir, ''ıv'' yaparsak dört olur.
sağına ''ı'' eklersek bir sayı artar. ''vı'' altı olur. ''vıı'' böyle de yedi olur.
kural tamamen bundan ibarettir. ''xı'' onbir olduğu gibi ''ıx'' dokuz oluyor.
sadece rakamları ezberleyip, soluna bir ''ı'' eklersek sayının azalacağını, sağına ''ı'' eklersen çoğalacağını bilsek yeterlidir.
#4989
kamelyalı kadın kitabı, alexandre dumas (oğul) tarafından yazılmış bir eserdir. 19.yüzyılda yaşanan bir aşkı anlatan muhteşem bir klasiktir. bu eserde anlatılan hikayenin gerçek olması ise sizi etkisi alıp derin bir şekilde sarsıyor. hem 19.yüzyıl paris'i hakkında fikir edinirken hem de o zamanların aşkları ne kadar da derinmiş dedirtiyor insana. şahsen aşkı "yabancı, kötü çocuk vs." kitaplardan okumaktansa bu tarz eserlerden okunması daha doğrudur. aşk bir erkeğin sizi aşağılayıp şiddet uygulaması değil, her ne olursa olsun bütün kusurlarına bütün engellere rağmen size sahip çıkıp sizi bırakmamasıdır. işte bunu bu kitaptan öğrendim. eğer sizler de gerçekte yaşanmış sizi sarsacak bir aşkı okumak istiyorsanız kısaca gerçek aşkın ne demek olduğunu anlamak gibi bir gayeniz varsa, derinden sarsılmayı, tabularınızı yıkmayı göze alıyorsanız bu kitabı kesinlikle okuyun. emin olun ki bütün aşk hikayelerinden farklı bir hikayeye, gerçekliğe tanık olacaksınız. okuyacaklara keyifli okumalar diliyorum.
#4981
10-24 temmuz 1921'de kütahya-eskişehir savaşlarındaki yenigilerden dolayı mecliste karışıklık ve karamsarlık kol gezer oldu.
türk ordusunun sakarya'ya geri çekilmesiyle birlikte, mustafa kemal'e meclisin tüm yetkilerinin verilmesi anlamına gelen, başkomutanlık konusu tartışıldı.

bunu şöyle ayırabiliriz: ittihatçılar kurtuluş savaşının kaybedileceğine inandıklarından dolayı ordunun başında mustafa kemal olması ve son ümidimiz olan son savaşı da kaybetmesi üzerine mustafa kemal'in tarihten silineceğine dair inançlarıydı. (bu inancın sebebi kazanmanın imkansız gibi görünmesiydi.) nasıl olsa maceraperest, hayalci enver paşaları başa geçer onları kurtarırdı(!) yani tümüyle artniyet...

ikincisi ise mustafa kemal'in askeri dehasını bir sanata dönüştürdüğünü, onun askeri stratejilerinin eşi benzeri olmadığını en iyi bilenler bu savaşı kazanırsak mustafa kemal'in türk ordusunun başında olmasıyla kazanılacağına inanıyordu. bu yüzden son şansımızı riske atmamak gayesiyle mustafa kemal'in başkomutan olmasını istiyorlardı.

mustafa kemal de meclisteki hem artniyetli düşüncelerin hem de tamamen kendisinin kurtuluş olarak görüldüğünün farkındaydı. meclis tek bir şey istiyordu, mustafa kemal başkomutan olsun!

savaşın işleyişinin bakanlıklardan onay al sonra eyleme geç tarzında uzun süren olaylarla aksamaması için mustafa kemal yasama, yürütme, yargı yetkilerine sadece 3 ay süreyle sahip oldu. tamamen amaç kararları çabuk almak ve uygulamaktı.

işte 96 yıl önce bugün mustafa kemal, türk ordusunun başkomutanı oldu.
bundan daha iyi bir tercih olamazdı.
türk milletinin bir dönüm noktasıydı.
bugün önemli bir gün.
#4945
latife hanım, mustafa kemal atatürk'ün ilk(!) ve son eşidir. (neden parantez içinde ünlem koyduğumu fikriye başlığında belirteceğim.)
latife hanım birçok dil bilen, yurtdışında eğitim görmüş türk kadınına son derece güzel örnek teşkil edebilecek biriydi, bu yüzden de atatürk'ün gözüne girdi. ayrıyeten atatürk, zübeyde hanımın vefat etmeden önce "mustafa, latife ile evlensin" dediğini salih bozok'tan duyduğu için böyle bir evlilik kararı aldı. lakin salih bozok, zübeyde hanımın isteğini değil de kendi isteğini atatürk'e söylemişti. mutlu olacaklarına inanıyordu lakin hiç de öyle olmadı.

yaklaşık iki yıl evli kaldılar sonrasında anlaşamadıkları için boşandılar. atatürk'ün içkisine, hayatına, kararlarına çok baskı yaptığından mütevellit atatürk de hiçbir zaman baskılardan hoşlanmadığından dolayı ilişkilerini sonlandırdılar. aslında şu açıdan bakarsak ikisi de baskın karakter olduğundan dolayı sorunlar yaşandı. boşanırken de ikisi de özel hayatları hususunda hiçbir zaman konuşmayacaklarına dair birbirlerine söz verdiler.

benim düşüncemi soracak olursanız latife hanıma saygım sonsuzdur lakin bu kadını sevmiyorum. fikriye'ye yaptıklarını öğrendikten sonra daha da soğudum. fikriye hanım ile ilgili de yakında bir başlık açıp neden böyle düşündüğümü açıklayacağım.

bir de yok latife hanımın gizli anıları bilmem kaç yılında açıklanacak diye asparagas şeylere de inanmadığınızı varsayaraktan, deli saçması muhabbetler dönüyor. külliyen yalandır. latife hanımın anılarından yararlanılarak yeğeni bir kitap yazdı. kitabın tanıtımı için röportaj yaptığı görüntüye youtubeden ulaşabilirsiniz.
latife hanımın yeğeninin yazdığı kitap:
kitap
#4453
ey sarı sözlük yöneticisi neredesin, kimsin yahut kimlersiniz çok merak etmekteyim. gelin bu gizemli halleri bırakın da tanışalım, zira meraktan orta yerimden çatlayabilirim.
şaka bir yana da çok gizemli değiller mi? ya da ben mi bilmiyorum?
#3778
(bkz: atatürk şapka takmayanları astı)
(bkz: atatürk ezanı yasakladı)
#3752
online yazarlar gözükse çok iyi olurdu. ayrıyeten sözlüğün renk seçenekleri olmalı diye düşünüyorum zira sarı benim gözlerimi yoruyor.

sözlük kalabalıklaştıkça daha da güzel olacağını umuyorum.
#3572
dipsiz bir kuyu, aynı zamanda bilimsel açıklaması ile hormonlarımızın bir oyunu.
#3569
beni seç serisi.
#3465
yağmur değil de dolu yağıyor. çok korkutucu bir hava hem de temmuz ayında olması daha da korkutucu.
#3418
şu video ile kalbimi çalmıştır. zira amaçsızca çok eğlenmiştim...
(video: 64)
#3411
imkansızlıklar içinde yedi düveli dize getirip, bitmiş bir imparatorluğun hemen ardından yeni bir devlet kurmuş olması. cahil bir millete zorluklar içinde uygar olan inkilaplar getirmiş olması. kısaca imkansızlıklar içinde imkan yaratan, deha bir insan oluşu. llyod george denen şahısın da söylediği gibi o deha türk milletine nasip oldu.
#3409
aradığımı bulduğum sözlük. umarım hep birlikte burayı kaliteli, güzel bir yere dönüştürürüz.
#3376
nazım bey, kurtuluş savaşı yıllarında birinci inönü ve ikinci inönü savaşlarında başarısıyla tanınan cesur, yiğit bir askerdir. başarılarından dolayı rütbesi de yarbaylığa yükseltildi.
yunan ordusu 10 temmuz 1921 günü türk cephesine taarruza geçti. buna büyük yunan taarruzu diyebiliriz. bu savaşta savunulması önemli olan bir tepe vardı. eğer o tepe korunamazsa türk ordusunun çevresi sarılacaktır. bu yüzden ikinci alaya (40.alay) o tepeyi korumaları emredilmiştir. lakin nazım bey bu alayın komutanına pek güvenmemektedir.

sabah erkenden binbaşı şerafettin ve bazı karargah subaylarıyla birlikte yeni alayın mevzilerini denetlemeye giderler. o sırada tepede kimsenin olmadığını fark ederler. nazım bey'in korktuğu başına gelmiştir. bu savsaklama felakete yol açacaktır.
süvari takımı komutanı'na, "hemen tepeyi tutmasını, bu arada düşman harekete geçerse, alaydan birlik gelene kadar tepeyi ne pahasına olursa olsun savunmasını" emreder.

nazım bey süvari takımı ile birlikte tepeye hareket ederken bir makineli tüfek takırdamaya başlar. ağaçların arasına bir yunan askerinin saklandığı ve pusu kurduğu anlaşılır. ama her şey için çok geçtir. yarbay nazım ağır yaralanmıştır. eskişehir'de bir hastaneye yetiştirilir. gözlerini açtığında başında bekleyen subaya ''arkadaşlar iyi mi?'' diye sormuş ve ''iyiler'' cevabını aldıktan birkaç dakika sonra hayata gözlerini yummuştur.

atatürk bu haberi salih bozok'tan aldığında ise yıkıldı. en güvendiği dostlarından birini daha kaybetmenin kederi içindeydi... üzüntüden bir günde zayıfladığı dahi söylenmektedir. albay nazım'ın cenazesi ankara'ya getirildi ve şehidimiz bir tören ile sonsuzluğa uğurlanmıştır. meclis tarafından rütbesi ise albay olarak yükseltilmiştir. biz ona kısaca kahraman nazım desek daha doğru olur.

bu vatan kolay kazanılmadı. yeri geldi arkalarından vurdular, yeri geldi haince bir kurşuna kurban gittiler. albay nazım, tanımadığımız nice kahramanlarımızdan sadece biriydi. bu milletin içinden birçok kahraman çıktı bu topraklar o kahramanların kanları ile, azimleri, cesaretleri ile kazanıldı. bütün kahramanlarımızın ruhu şad olsun.

son olarak ise turgut özakman'ın güzel bir sözünü paylaşmak istiyorum sizinle: ''milli mücadele'nin emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşı olduğu anlatılmadığı için gençlerimiz başkalarının kurtuluş mücadelelerine imrendiler. kendi tarihlerine kendi kahramanlarına yabancılaştılar.''
#3283
hakkında terörist değildi onlar komploydu tarzında bir sürü iddia dolaşan ama nereden baksan elle tutulur bir tarafı olmayan bal gibi de terörist olan şahıstır.
#3280
türkiye'deki türkler etnik azınlık değildir. nüfusun çoğunluğunu oluşturuyorlar.
ayriyeten kürtlerin nüfusu da 30 milyon değildir.

hem atatürk'ün iki sözünü de hatırlatmak isterim:
"kendini türk hisseden herkes türk'tür"
"türkiye türklerindir"
#3256
salih bozok 1881'de selanik'te doğdu. atatürk ile aynı mahallede büyüyen bu değerli adam, onunla birlikte aynı okullarda okudu. milli mücadeleyi başlatmak amacıyla anadolu'ya geçen atatürk, salih bozok'u suriye'den yanına getirtti ve başyaveri yaptı. cumhuriyet tarihi boyunca da her zaman atatürk'ün yanında olan salih bey, atatürk'ün ölümüyle yıkıldı. intihar girişiminde bulunarak kalbine bir kurşun sıksa da ölemedi ama hayatına her zaman hem hasta olarak hem de dünyadaki en sevdiği insanın eksikliği ile devam etti. 1941 yılında öldü. nihayet kendi oğlundan bile çok sevdiği atatürk'e kavuşmuştu.

salih bozok'un bir sözünü paylaşmak istiyorum:

"bir gün atatürk'ün doktorlarından biri bana, "arkadaşınızı hiç kıskanmadınız mı?" diye sordu. bir süre samimiyetle düşündüm ve ona şöyle cevap verdim: "belki ilk zamanlar ben niye onun kadar önemli olamıyorum diye düşünmüşümdür. ama sonra emin olun böyle bir duyguya kapılmadım. bu duygu şuna benziyor: ağrı dağı'nı kıskanabilir misiniz? ya da gökten geçen bir bulutu? ya da denizi? mustafa kemal'i kıskanmak, işte o kadar akıldışı bir şey benim için."

dilerim ki herkesin hayatında böyle sadık, mükemmel dostlar, insanlar olsun. atatürk çoğu dostu tarafından türlü ihanetlere uğramış olsa da (bkz: atatürk'e ihanet eden kazım karabekir) salih bozok gibi bir insanın dostu olması bulunamayacak bir mücevherdir.
#3252
kimse herhangi birini yahut bir milleti sevmek zorunda değildir. burada önemli olan nokta sevmediğin millete psikolojik baskı yapmamak, eziyet etmemektir. sevmemekle, düşman olup bunu eyleme dökmek arasında ince bir çizgi vardır. biri düşünce ve hissiyat özgürlüğüyken digeri ırkçılıktır.
12sonrakison