|
khaleesi ikinci kuşak yazar / 26 ağustos 2017, cumartesi 00:37 |
301 entry
150 başlık
0 takip eden
1 takip edilen
saçma önerme. alkolün tadından hoşlanmayan ve özellikle rakı kokusuna bile kusan ben,rakı ortamında asla bulunmam. sadece şarap ve bira benim için zaman zaman (yılda max1-2) yeterlidir ki canım ister onu da başka bir ortamda içmem. herhangi bir ortamda da alkol içmiyorum diye dışlanmadım bir kere haricinde. o da üniversite yıllarımın başında arkadaşlarla gidilen bar ortamında meyve suyu istedim diye dengesizlerin çocuk musun muhabbeti yapmalarıydı. ben de fikrimi değiştirip soğuk süt sipariş etmiştim. sağ olsun garson da üşenmemiş kutu süt bulup getirmişti. şaka mı yapıyorsun eşliğinde,bir süre sonra susup kalmışlardı ve her nedense bir anda popülaritem artmıştı. tavrınızı koyarsanız kimse sizi dışlamıyor ancak ayık kafayla sarhoş muhabbeti çekmeyi istemediğinizden siz ortamı dışlayabilirsiniz.
ortak alanlarda kadınlara daha saygılı davranmayı öğrenmek, kadınları soyutlamaktan daha mantıklı. hadi yer yok bindik ortak vagona ne olacak? manyağın biri çıkıp diyecek ki,'' bak bak bu yollu,aranıyor. öyle olmasa bu vagona mı biner?'' sonra yozlaşa yozlaşa bu kadına uygulanacak her türlü taciz için,ortak vagona binmesi indirim sebebi bile olabilir.
sabah hazırlanan kahvaltının yanında,üşenmeyerek gidilip alınmış bir demet çiçek. neydi o şarkının sözleri? .... uykulu gözlerle döndüm rüyamdan, sana sarı laleler aldım çiçek pazarından....
bize göre uygun değil tamam. ona göre uygunsa sorun yok. o kadar secdeyi, rükuyu öğrenen hangi örtünme kurallarını yerine getirip kılması gerektiğini de öğrenmiştir. ya zaten tepki toplamak,dikkat çekmek için yapıyor ya da daha pozitif bir düşünceyle o öyle ibadet ediyor, belki de onun dans şekli o. linç edilecek bir durum yok.
lise zamanlarımda bir arkadaşım da durup durup regl olduğu gün oruç tutmaya kalkmıştı,öyle olmaz diye anlatınca da biliyorum ama ben bugün oruç tutmak istedim,ne biliyorsunuz allah'ın kabul etmeyeceğini demişti. doğru söze ne denir?
lise zamanlarımda bir arkadaşım da durup durup regl olduğu gün oruç tutmaya kalkmıştı,öyle olmaz diye anlatınca da biliyorum ama ben bugün oruç tutmak istedim,ne biliyorsunuz allah'ın kabul etmeyeceğini demişti. doğru söze ne denir?
(bkz: rüşvet) direk dansı yapsam da mı olmaz, demiş resmen. alenen rüşvet teklif etmiş.
broşürde görmedim ama dün mağazada hala var olduğunu gördüğüm ürün.
zihni aktif tutmak, bol kitap okuyup hatta matematik problemleri çözmek önlem olarak uygulanabilir en azından geciktirici etkisi olduğu kabul ediliyor.
çooooooooook uzun yıllardır görmemiştim. geçen hafta denk geldim.. düğün salonu masrafından kurtulmak için yapıyorlar evet ama, yerleşim yerinin dibinde bence abes oluyor. yaşlısı, hastası, nöbetten çıkmış uykusuzu,uyumayan bebeği olanı, falan da düşünmek lazım.
durumun farkındaysa sorun yok. bir de bilmediğini bilmeyenler ve ona maruz kalanlar var!
bence dayatma bir gerçek. birbirleri arasında konu hakkında çok fazla muhabbet döndüğünden, duramamanın pozitif bir şey olduğu düşüncesiyle ortaya çıkmış bir olgu. erkekler insan değil mi, iradeleri yok mu? ee niye duramasınlar?
sevdiğim bir müzik grubudur. enerjik şarkıları vardır, güne zinde başlamak için idealdir.
24 şubat 1973 eskişehir doğumlu,müzisyen,yazar ve sinemacı. galatasaray lisesi ve mimar sinan üniversitesi sinema bölümü mezunu. galatasaray lisesi'nden arkadaşlarıyla kumdan kaleler isimli bir müzik grubu kurmuştur. ''kendi halinde'', ''tuna kiremitçi ve arkadaşları'' isimli albümleri bulunmaktadır. git kendini çok sevdirmeden isimli ilk romanı 2002 yılında yayımlanmıştır.
(bkz: tuna kiremitçi)'nin 2002 yılında çıkan romanı. akıcı, bir solukta okunabilen bir kitap. bir kadının ağzından aktarılan hayat hikayesinin , bir erkeğin kaleminden çıkmış olması da kitabın farklılıklarından.
benim aklıma (bkz: porsuk çayı) geliyor ve tuna kiremitçi'nin (bkz: git kendini çok sevdirmeden ) adlı kitabı.
yaklaşık 32 yıl önce annemin üsküdar'da, ''bak kızım burası deniz. kokusunu içine çek. bir daha uzun süre deniz göremeyebiliriz.unutma denizi.'' deyişi. o anı,o görüntüyü ve o iyot kokusunu bir daha asla unutmadım. yaş, 2.5 idi.
30 ağustos 1922'de dumlupınar'da mustafa kemal'in başkumandanlığında zafer kazanılan büyük taarruz'u andığımız ulusal ve resmi bayramdır. türkiye cumhuriyeti ve kktc'de kutlanır.
genellikle çocukken bize sorulan ''büyüyünce ne olacaksın?'' sorusuna verdiğimiz yanıt. (bkz: doktor)